Koşukavak Yöresi Kültür ve Dayanışma Derneği
Koşukavaklıların buluştuğu yer...
Bulgaristan Türkleri
Türkiye-Bulgaristan İlişkilerinin Bulgaristan'daki Türkler Açısından Değerlendirilmesi - Türkiye - Bulgaristan İlişkileri ve Bulgaristan Türklerinin Durumuna Etkisi-2
Makale Dizini
Sayfa 9 / 11
İki ülke arasındaki ilişkilerdeki hissedilir değişim, Ekim 1991’de Bulgaristan’da DGB’nin iktidara gelmesi ile olmuştur. Türk azınlığın kurduğu HÖH’nin 1991 yılında yapılan seçimlerdeki başarısı ve yeni hükûmetin kurulmasındaki rolü, Türkiye - Bulgaristan ilişkilerinin olumlu yönde gelişmesinde rol oynamıştır.(62) Komünizm sonrasındaki ilk Bulgaristan Cumhurbaşkanı olan Jelyu Jelev’in (1 Ağustos 1990’da seçilmiştir.) Türkiye’ye yaklaşımı ve olumlu tavırları da ikili ilişkilerin gelişiminde önemli rol oynamıştır. DGB Hükûmeti ile Türkiye arasında askerî alanda iş birliği konusunda çok önemli adımlar atılmıştır. Bu iş birliğinin temelinde karşılıklı güven ve güvenliğin temini vardı. 1992’de Dostluk, İşbirliği ve Güvenlik Anlaşması ile Türkiye ve Bulgaristan, ortak sınırlarındaki askerî güçlerini karşılıklı olarak çekmiştir. Böylece, XX nci yüzyılın 1990’lı yıllarına kadar Bulgarlar, Türkiye’ye karşı kapıldıkları “korku sendromu”ndan yavaş yavaş silkinmişlerdir. Ayrıca Türkiye, Bulgaristan’ın NATO’ya üyeliğini desteklemiştir.(63)
Askerî alanın dışında ticaret, ulaşım, narkotik trafiği ile mücadele gibi pek çok konu, iki ülke temsilcileri arasında görüşmeye açılmıştır.(64) 1990 yılında Bulgaristan enerji sıkıntısı çekerken, Türkiye’den 50.000 ton petrol gönderilmiştir.(65) Türkiye, Bulgaristan’a birçok kez temel gıda yardımında bulunmuştur. 1993’te iki ülke arasındaki ihracat ve ithalât 330 milyon dolar iken, 1995’te 580 milyon dolara ulaşmıştır.(66)
Artık, bir bütün olarak Türkiye - Bulgaristan ilişkileri hızla normale dönmekteydi. Askerî alandaki iş birliği somut ve etkili sonuçlar vermiştir. Her iki ülkenin askerî güçleri sınırlardan çekilmiş, karşılıklı güvenlik tedbirleri alınmıştır. Ayrıca, her iki ordunun yetkilileri de sürekli iletişim hâlindedir.(67) Askeri alandaki iş birliği, sınırdaki gerginliğin kalkmasına ve iki ülke arasında gerçek diyaloğun başlatılmasına yol açmıştır. Fakat, bütün bunlara rağmen Bulgaristan, Türkiye’ye ihtiyatla yaklaşmaktadır. Bundan dolayı, bütün gerekli anlaşmalar 1991 - 1992 yıllarında imzalanmış olmasına rağmen, sınırdaki mayın temizliği Ekim 1998’de başlamış ve Mart 1992’de imzalanan Askerî Formasyon Anlaşması, Bulgar Parlâmentosu tarafından Temmuz 1997’de onaylanmıştır. Bulgaristan, Türkiye ile ilişkilerini geliştirirken aynı zamanda Yunanistan ile de arasını bozmamaya dikkat etmiştir. Bulgaristan’ın bu ihtiyatlı adımları, bölgesel çatışmalarda sürekli kaybeden ülke konumunda olmasından kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla, bütün komşuları ile iyi dostluk ilişkilerini koruma çabasındadır.(68) Aslında, Türkiye de Bulgaristan’a ihtiyatla yaklaşmaktadır; çünkü 13 yıl önce Türk azınlığa yapılanlar hâlen hafızalardadır.
Aralık 1994’te yapılan seçimlerle iktidara yeniden gelen BSP’nin izlediği Yunanistan ve Rusya ile yakınlaşma politikası, Türkiye ile Bulgaristan ilişkilerini olumsuz yönde etkilemiştir. Oysa, 1994 yılı boyunca ekonomi ve ticaret alanında iki ülke arasındaki ilişkileri ilgilendiren pek çok anlaşma yapılmıştı.(69) Seçimlerden birkaç gün sonra, Sofya’da bir Kürt Kültür Merkezi açılmıştır.(70) Şubat 1995’te Bulgar Hükûmeti, Türk azınlığı temsil eden HÖH üyelerinin Burgaz’da Türk istihbaratı için çalıştıklarına dair bir rapor yayımlamıştır.(71) Kasım 1995’te ise, Türk diplomatları, yerel seçim kampanyasına müdahale etmekle suçlanıyorlardı.(72) Ancak Bulgaristan’ın Yunanistan ve Rusya ile ilişkileri, umulduğu kadar iyi gitmemektedir. Burgaz - Edirne boru hattının ve Kozluduj nükleer santralinin yönetimi, Yunanistan’ın Bulgaristan’la olan sınırı üzerinde yeni kapılar açmak istememesi gibi konular, Rusya ve Yunanistan ile ilişkilerini gerginleştirmektedir.
1996 yılındaki Kardak krizi sırasında, Bulgar Hükûmeti resmen Yunanistan’ı desteklemiş, ancak Rusya ve Yunanistan’ın Boğazlar’dan geçiş konusunda yeni bir yönetmeliğin hazırlanması isteklerine ortak olmamıştır.(73) Diğer taraftan Bulgaristan’da yaşanan ekonomik krizin artması ve özelleştirmenin gecikmesi, Türk sermayesinin Rusya’ya ve Orta Asya’ya kaymasına sebep olmuştur. Bu dönemde, ekonomik krizden en fazla etkilenmiş olan Türk azınlık arasında işsizlik oranı artmıştır. Bu dönemde de -vize alma sıkıntılarına rağmen- Bulgaristan’daki ekonomik sıkıntılardan dolayı Türkiye’ye göçler devam etmiştir. Bu durumu, HÖH lideri Ahmet Doğan şöyle değerlendirmiştir: “Jivkov döneminde Türk azınlığa baskı açık olarak yapılmakta idi. Şu anda baskı, üstü kapalı olarak yapılıyor. Devlet (Bulgaristan), Türk azınlığın yaşadığı bölgelere yatırım yapmıyor. Bu, bir ekonomik ve psikolojik baskıdır”. Ayrıca Doğan, Türkiye’nin Bulgaristan’da yaptığı yatırımların yeterli olmadığını ileri sürerek Türk iş adamlarına bu konuda çağrıda bulunmuştur.(74)
Türk iş adamlarının Bulgaristan’daki yatırımlarının gecikmesi, HÖH’ye 1994 seçimlerinde oy kaybettirmiştir. Kurulduğu tarihten itibaren HÖH, seçmenine dört konuda söz vermişti: Bunlar, Türk adlarını geri almak, okullarda Türkçe’nin okutulmasını ve Türk iş adamlarının Bulgaristan’da Türklerin yaşadığı bölgelere yatırım yapmasını sağlamak, vize rejimini hafifletmekti. İlk iki konuda başarılı olan HÖH, üçüncü ve dördüncü konuda sözünü yerine getirememiş ve sandıkta cezalandırılmıştı. Aslında sorun, Türk iş adamlarının yatırımlarını Türklerin yoğun olarak yaşadığı bölgelere çekememekti.(75)
Son Eklenenler
Çok Okunanlar
- Türkiye-Bulgaristan İlişkilerinin Bulgaristan'daki Türkler Açısından Değerlendirilmesi
- Bulgaristan’daki Başmüftülük Krizine Stratejik Yaklaşım
- Son Dönem Ankara-Sofya İlişkilerinin Analizi
- Geleneksel Koşukavak Panayırı Büyük Coşku İçinde Yapıldı
- Balkanlar’da Soydaşlarımızın Maruz Kaldığı İnsan Hakları İhlalleri