Koşukavak Yöresi Kültür ve Dayanışma Derneği
Koşukavaklıların buluştuğu yer...
Bulgaristan Türkleri
Türkiye-Bulgaristan İlişkilerinin Bulgaristan'daki Türkler Açısından Değerlendirilmesi - 1989’a Kadar Bulgaristan Türklerinin Tarihçesi
Makale Dizini
Sayfa 2 / 11
1. 1989’a Kadar Bulgaristan Türklerinin Tarihçesi
Bulgaristan Türkleri, 1989’a kadar Türkiye - Bulgaristan ilişkilerindehem belirleyici hem de bu ilişkilerden doğrudan doğruya etkilenen unsurolmuştur. Bu bakımdan Türk azınlığın Bulgaristan’daki tarihçesinden kısacasöz etmek gerekir.
Aynı coğrafî ortamı paylaşan çeşitli etnik gruplar bakımından “orijin”(köken) ve yaşadıkları mekânda “kadimlik” (eskilik) kavramları önemkazanmaktadır. Özellikle “orijin” sorunu, dünyanın çeşitli bölgelerinde siyasîve tarihî olayların farklı yorumlanmasına ve katı milliyetçi görüşlerinbeslenmesine yol açmıştır. Son zamanlarda Balkanlar’da yaşanan olaylar,buna dair pek çok örnek sunmuştur. Bulgaristan Türklerinin menşei konusu,1989’dan önce bu ülkede yaşananlarla yakından ilgilidir.
Bulgar toplumunda, bu konuya dair yaygın olan iki görüş mevcuttur:Birinci görüşe göre, Bulgaristan’daki Türk azınlığın bir kısmı, XIV ncüyüzyılın sonundan itibaren Bulgar Çarlığı’nın Osmanlılar tarafındanfethedilmesiyle bölgeye yoğun olarak Anadolu’dan gelen Türklerin ahfadıdır;diğer kısmı ise, Osmanlıların zorla Müslümanlaştırdığı Hristiyan Bulgarlarıntorunlarıdır. İkinci görüş ise, Bulgaristan’da yaşayan Türklerin tamamenOsmanlıların zorla Müslümanlaştırdığı Hristiyan Bulgarların torunlarıoldukları ve Bulgaristan toprakları üzerinde Anadolu menşeli herhangi birkolonizasyonun söz konusu olamayacağını ileri sürmektedir. Sağlam ilmîtemellere dayanmayan söz konusu bu iki görüş (ilk görüşün birinci kısmıhariç), etnik çatışmalara her zaman ön ayak olabilecek niteliktedir.(1)Her ikigörüş, Bulgaristan’daki Türklerin menşei sorununa ırkî değil, dinî açıdanyaklaşmaktadır. Irkî olarak soruna yaklaştığımızda ve tarihin derinliklerineindiğimizde, Bulgarların Türk menşeli olduklarını, çağlar boyunca Bulgaristantopraklarının Osmanlılardan önce pek çok Türk boyuna yurtluk ettiğinigörürüz. Hatta Osmanlılar, Balkanlar’daki ilerleyişleri sırasında,Hristiyanlaşmış Kuman Türklerinden olan Bulgar soyluları ilekarşılaşmışlardır. Son Bulgar çarları sülâlesi olan Şişman sülâlesi, Kumanmenşelidir.(2) Dolayısıyla, soruna ırkî bakımdan yaklaşmak söz konusudeğildir. Sorunun kaynaklandığı nokta “din”; yani “Hristiyan” olan birilerinin“Müslüman” olmasıdır. Bu duruma dramatik çizgiler katmak için deMüslümanlaşmanın zorla yapıldığı iddiası ortaya atılmaktadır. Ne yazık ki,Bulgaristan’da bazı ilmî çevreler, günümüzde de bu görüşlere hizmetetmektedir. Oysa, Bulgaristan Türklerinin menşei sorununa, ATATÜRK’ün “Ne mutlu Türküm diyene!” özdeyişi yer bırakmamaktadır. Zaten Bulgaristan Türklerinin Türkçe konuşmaları, dededen toruna korunan bir gelenekle Türk - Müslüman isimlerini taşımaları, İslâmiyet’e ve geleneklerine bağlılıkları, adları Türkçe olan yerleşim birimlerinde yaşamaları,(3) Türk menşeli oldukları konusunda tereddüt bırakmamaktadır.
Mekânda “kadimlik” kavramı ise, Bulgaristan’daki etnik unsurlar bakımından tartışmalıdır. Çünkü Balkanlar, özellikle Bulgaristan toprakları, V nci yüzyıldan itibaren Türklerin yurt olarak tuttukları mekân olmuştur.(4) Bulgar isminin menşei bile Türkçe “bulgamak”, yani “karışmak” fiili ile açıklanmaktadır.(5)
Türkiye’de ve Türkiye dışında Osmanlı kolonizasyonu üzerine yapılan tarih araştırmaları, Müslüman Türklerin Bulgaristan’daki menşeine ışık tutması bakımından çok önemlidir. Ayrıca bu araştırmalar, Balkanlar’da Müslüman nüfusun sayıca artmasında, Osmanlı iskân siyasetinin rolünü ortaya koymaları bakımından da önem taşımaktadır.(6) Çünkü Bulgaristan’ınve genellikle Balkanlar’ın İslâmlaşması ve Türkleşmesi, Osmanlı kolonizasyonundan ve Osmanlı İmparatorluğu’ndaki iç göç hareketlerinden bağımsız düşünülemez.(7) Osmanlıların “istimalet”; yani hoşgörü ve koruma politikasının Balkanlar’ın Türkleşme ve İslâmlaşma sürecindeki önemine.(8) Bulgar tarih yazımında pek yer verilmemiştir. Başka bir deyişle, Osmanlı Devleti’nin İslâm hukukunun öngördüğü esaslar doğrultusunda, gayri müslimlere(9) “zimmî” statüsü çerçevesinde din ve ibadet özgürlüğü tanıması ve onların can ve mal güvenliğini sağlamayı taahhüt etmesi vurgulanmamaktadır.(10) Çünkü Osmanlıların takip ettiği hoşgörü politikasını tanımaları, Bulgarların 1878’den beri tekrarlaya geldikleri “Osmanlıların Balkanlar’da zorla Hristiyan tebaayı İslâmlaştırdığı ve Türkleştirdiği” teorilerini yalanlamaları anlamına gelmektedir. Diğer yönden İslâmlaşmanın yoğun olarak görüldüğü XVII nci yüzyılda Hristiyan tebaayı Müslüman olmaya iten sebepler, dünya tarihçiliğinde henüz yeterince aydınlatılmamıştır. Bu yüzden sadece Bulgaristan’da değil, diğer Balkan ülkelerinde de Müslümanların kökeni konusu, politik amaçlarla gerek ülke bazında gerek ülkelerarası ikili ilişkilerde suiistimal edilmektedir. Bulgaristan bakımından vurgulamamız gereken bir diğer nokta da Bulgarların ülkelerindeki Türkleri, menşe itibarıyla “zorla yapılan İslâmlaşma” sürecinin ürünü olarak görmeleri, siyasî manada her zaman gerek Türk azınlıkaçısından gerek Türkiye’nin dış politikası açısından sıkıntılar yaratabilecek bir husustur.(11)
Son Eklenenler
Çok Okunanlar
- Türkiye-Bulgaristan İlişkilerinin Bulgaristan'daki Türkler Açısından Değerlendirilmesi
- Bulgaristan’daki Başmüftülük Krizine Stratejik Yaklaşım
- Son Dönem Ankara-Sofya İlişkilerinin Analizi
- Geleneksel Koşukavak Panayırı Büyük Coşku İçinde Yapıldı
- Balkanlar’da Soydaşlarımızın Maruz Kaldığı İnsan Hakları İhlalleri